Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Develer tellal iken, eski hamam içinde… Mardin’de, Artvin’de… Kırşehir’de, Tunceli’de… Bitlis’te, Mersin’de… Annen desin Düzce’de, baban desin Rize’de… Dayın desin Antep’te, amcan desin İzmir’de… Yok yok, bu böyle olmayacak; biz diyelim Edirne’de… Bir varmış, bir yokmuş. Masalın yalanı mı olurmuş? O şehir yalan, bu şehir yalan… Gel, biraz da bu masalda oyalan… Haydi bakalım! Başlayalım o zaman.

--------------------------

Başar Bey ve Sinem Hanım kızlarına; özgürlüğün, huzurun, sonsuzluğun ve nezaketin rengi mavinin sembolü olan Deniz ile gök mavisi anlamına gelen Gökçe ismini koymuşlar. Deniz Gökçe; boncuk gözlü, fındık burunlu, bal dudaklı, tombul yanaklı, yaprak kulaklı ve kızıl saçlı bir bebekmiş. Saçlarının kızıllığı onu görenlerin içini ısıtıyor, gözlerinin maviliği ise insanlara huzur dolu bir sonsuzluk armağan ediyormuş.

-------------------------

Daha sonra Aydede, “Hazır mısın?” diye sormuş. Deniz Gökçe, “Neye hazır mıyım?” demiş. Aydede “Kaymaya!..” demiş ve onu aşağı doğru sürüklemiş. Deniz Gökçe, Aydede’nin tepesinden aşağı doğru kaydıraktan kayar gibi indikten sonra havada süzülerek düşüvermiş. Bu oyun, ona oldukça eğlenceli gelmiş. Ayağa kalkıp dizlerini silkelerken Aydede’ye “Tekrar yapalım mı?” diye sormak istemiş. Sonra et-rafına bakmış. Bir de ne görsün? Her yerde boya kalemleri, resim sayfaları, tuvaller; daha önce hiç görmediği değişik değişik görüntülerden oluşan bir renk cümbüşü...

------------------------

Deniz Gökçe ne olacağını beklerken bir ses çalınmış kulaklarına. Bu ses, hiç yabancı gelmemiş ona. Bir sihir sesiymiş duyduğu. Merakla arkasına dönmüş. Bir de ne görsün? Sınıfın tavanında bir ışık topu belirmiş. O ışık topu, lambanın etrafında birkaç tur atmış ve parıltılar döke döke bir peri haline gelmiş. Kanatları ve beyaz elbisesiyle peri çok güzel görünüyormuş.

“Sen de kimsin?” demiş zorlukla.

“Ben Adalet ve İyilik Perisi’yim. Sana yardım etmeye geldim.”

“Unutma Deniz Gökçe! Adil ve iyi olanlar her zaman kazanır.”

-----------------------------------

Diller Ülkesi çok değişik ve tuhaf bir yermiş. Ağaçlar, evler, bahçeler, yollar, dağlar; yerde yürüyen, havada uçan her canlı, harflerden, alfabelerden, yazı karakterlerinden ve simgelerden oluşuyormuş. Deniz Gökçe, merakla ve ciddiyetle etrafı incelemeye başlamış.

Güleç Bulut heyecanla lafa karışmış.

“İşte! Türkçe orada. Bakın!”

SATIN AL:

Ceren Yayıncılık & Kitabevi & Kafe
Sabuni Mah. Tahmis Çarşısı Oral İş Merkezi
Merkez/EDİRNE

Sayılarla Ben

0
0
0